Devletin vatandaşına verebileceği en büyük güvence adalettir. Adalet hukuk varsa tesis edilir. Adalette teşkilatlanma yeniden tesis edilirken, hukukta çağdaşlaşma olmazsa ne değişir. Değişirken değişmemek engel çıkartmak, zaman kaybettirmektir. Suni hadiselerle insan aklı yönetilmekte, yönlendirilmektedir. Bundan kurtulmadığımız sürece gerçek hukuk düzeni ve adaleti getiremeyiz. Bir canavardan kurtulacağız diye, başka bir canavar yaratmak zorunda değiliz. Bir dönemin paralel devleti, bugünde daha farklı yapılara bürünmemelidir. Kaş yapalım derken göz çıkartmayalım.
İşte her mesleğin bir imamı olduğu dönemi geride bırakmaya çalışırken, yeni imamlar ediniyoruz. Bağımsız yargımızın tamamen bağımlı kılınmak istendiği ve bunun içinde bir kısım meslektaşlarımızın tercih edildiği görülmekte. Beyler buna bir dur denilmezse, bu işler sarpa saracak ve devletin verdiği yargı güvencesi rafa kaldırılacaktır. Buna kimse müsaade edemez. Çağımızda artık iletişim nedeniyle hiçbir şeyinde gizli kalamamakta. Sizler deve kuşu gibi kafanızı kumada gömseniz, görmemezlikten gelemezsiniz.
Milletin vebali üzerinize olur. Artık şucu, bucu olanlar denenmemeli. Dine dayalı eğitim ve yönetim modellerinde çağdaşlaşmanın gelişmediği görülmeli. Birilerin bizim dinimizi de çarpıttığını anlamalıyız. İnsan merkezli ve gerçek değerleri ifade etmeyen hukuk normları tek başına yeterli olamayacağından değişimin her yönlü yapılması da kaçınılmazdır.
Bir devleti değiştirmeye kalkmak yeni bir devlet kurma süreçleri sancılı olur. Çağımızda ise bu anlayışlara hitap eder. Zekalar açılmış, anlayışlar derinleşmiştir. Yeni dünya düzeninde muğlak olan hiçbir şeye yer verilmeyecektir. Çağı anlayan ve çağlar ötesine taşıyan fikirlerin hâkim olacağı günümüzün bir gerçeğidir.
Tesadüflerle gelmedik. Evet hiçbir şey tesadüf değildir. Bugünkü iktidarlarda yıllar öncesinin plan ve projesidir. Değişen dünya düzeninde ekonomik verilerin bir noktadan sonra sıkışan ve daralan sermaye piyasasıyla çökeceği görülmektedir. Deniyoruz, deneniyoruz ve daha çok şey deneyip, deneneceğiz. Sonunda mutlaka bir çıkış yolu bulunacak, tıpkı demir dağları eriterek anayurttan çıktığımız gibi bu kıskaçtan da çıkacağız. Her yönlü düzenlemeler yaparak, yeni bir devlet sistemi oluşturarak yapacağız. Bunda kimsenin kuşkusu olmasın. Bu mevsimlerin geçişi gibi oluşan bir süreçtir.
Yıkıcı taraf dediğimiz zihniyetin eskisi gibi etkin ve yetkin olmadığı, olamayacağı anlaşılmaktadır. Onların yapmak istediği değişikliklerinde işe yaramadığı, karşı düşüncenin ki yapıcı adına olduklarını iddia edenlerin de aslında yaparken yıkan topluluk olduğu, bu nedenle gerçek çıkış noktalarını bulamadıkları ortada. Bütün dünya ülkelerinin milliyetçi kesiminin aradığı gerçek kurtuluş reçetesi bizim milletimizdedir.
Yeni bir sisteme ihtiyaç var diye, yenileştireceğine eskisinden daha zulüm kar olmaya müsaade edilmemelidir. Biz geleceğin, insan değerleri ve insanın temeline dayalı yeni bir dünya düzeniyle gerçekleşeceğine inanmaktayız. Yeni, çağdaş dünya düzeninde insanlığın yeni medeniyetinde gerçek hukuk düzeninin kurulacağını ve kurtuluşunun yaşanacağını görmekteyiz. Gerçekçi hedefimizden, bir an olsa sapmaz ve vazgeçmezsek mutlak gerçek insan düzeni kurulacaktır.
Saygılarımla Av. Vural KIZRAK